20 gün sonra 36 yaşına girecek bir ablanız olarak kabul edin sözlerimi. Ben hayatı tersinden yaşadım. 18 yaşıma basana kadar barlara girmeye çalışıp, reşit olduğum gün yoruldum. 19 yaşımda beraber yaşamaya başladığım adamla 21 yaşımda evlendim. 22 yaşımda anne oldum, 24 yaşımda ikinci çocuğum oldu. İkinci çocuğumu emzirirken üniversiteye döndüm. Okudum, çalıştım, çocuklarımla ilgilendim. 30 yaşıma gelip yurt dışında burs kazandığımda, 1 yıllığına çocukları anneme emanet edip gittim. Döndükten sonra boşandım.
En çok bana veriyorlardı bu mesajı: Boşandın, hayatın bitti, orta yaşlısın artık, iki çocuğun var diye... Ben de bu durumu kanıksamaya başlamıştım artık. Ne de olsa artık genç değildim. Bundan dolayı normalde öz güvenim yüksek olsa da hayatımdaki kişiyi memnun etmek için sapma sapan şeyler yaptım.
Şubat ayının sonunda birden bir aydınlanma yaşadım. Karşımdaki adam kaşımdan, gözüme, kılığımdan, kıyafetime, saçımdan, makyajıma kadar her şeyimi eleştiriyordu. İncir çekirdeğini doldurmayacak bir "Ben kıvırcık saç sevmiyorum, o saçların hep toplu olacak!" tartışmasından sonra banyoya gittim. Aynaya baktım be "Ne yapıyorum ben?" diye sordum kendime...
Bütün hayatını kendi dilediği gibi yaşamış, hep seven ve sevilen biri olmuştum. Aynanın karşısındaki kişi ise ben değildim artık. Yalnız kalmaktan korktuğu için sürekli taviz veren bir kadın vardı karşımda ve ben o kadından hiç hoşlanmadım.
O aynanın karşısında saçlarımı kökünden kazıdım. O "Ne yaptın sen??!" diye bağırırken adamın karşısına geçip eline saçlarımı verdim ve dedim ki "İster fön çek topla, ister kıçına sok bunları, hadi hoşça kal!" Sonrasında pişman olur muyum acaba diye düşünmüştüm ama açıkçası şu güne kadar herhangi bir pişmanlık yaşamadım. 36'ya merdiven dayamış, kocaman çocukları, 1,5 metrelik boyu, subay traşı saçları olan bir kadının bile her gün bir şekilde iltifat alabileceğini gördüm.
KİMSEYE MECBUR DEĞİLİZ HEMŞİRELERİM.
Hayatımız bitiyor falan değil. Öz güveninizi zedelemeye çalışan kara propagandalara aldanmayın. Biz kendimizi sevip beğenince başkalarının da beğeneceğini unutmayın. Öz güveninizi sağlam tutun, yürüyüşünüz bile değişir. 30 yaşında kadın genç kızlıktan kadınlığa daha yeni terfi etmiştir. Kendini keşfetme sürecinin en başındadır. İyi insanlara karşı iyi ve mütevazi olurken, egosunu zedelemeye çalışan terbiyesizlere karşı da "Bastığım toprağı, soluduğum havayı şereflendiriyorum!" mesajını vermelidir.
Ayrıca "30 yaşına gelmiş kadın çok rerörerö!!" diyen adamların hiçbiri biscolata erkeği değil, lütfen bunu unutmayın. Çoğu benim bakkal Hüseyin efendi'ye benziyor...
-Ne yaptın hocam sen ya? Yakışıyor mu hiç bu yaşta? "Bayan" dediğin uzun saçlı olur!
+Baymayan olmaya karar verdim.
Yazan : Romica | Ekşi Sözlük
30 Aralık 2015 Çarşamba
8 Eylül 2015 Salı
Ve Sen Çok Güzelsin...
Kalın bacakların olduğu halde etek, şişman olduğun halde tayt giyebilirsin.
Yamuk dişlerin olabilir, ama hiçkimse kahkaha atma hakkını elinde alamaz.
Çillerin çıkabilir ama yine de güneşe bak.
Cildinin ne kadar lekeli, boyunun ne kadar kısa, saçının ne kadar kabarık veya seyrek olduğu sadece seni ilgilendirir çünkü çirkin olduğunu düşündüğün yüzünle bile, çirkin kalpli birinden güzelsin.
Ve unutma sen inanmadığın sürece asla yeterince güzel olamazsın.
(VE SEN ÇOK GÜZELSİN.)
(https://www.facebook.com/DusunenPalyanco/photos/a.426359747384354.99992.426029637417365/1020633177957005/?type=1&theater )
4 Eylül 2015 Cuma
Songül Yanık - Kadın Hep Toplar!!
Kadın hep toplar!!
Sabah kalktığında önce şöyle bir etrafı toplar.
Sonra bir başına hazırladığı kahvaltı sofrasına tek tek çapırıp ev halkını toplar.
Tabi birde karınları doyduktan sonra çil yavrusu gibi ortalıktan kaybolan ev halkının geride bıraktığı sofrayı toplar.
Herkes gider o evi toplar, sonra aynanın karşına geçip işten güçten helak olmuş saçını toplar.
Çayını demler, kekini yapar ve sevdiği arkadaşlarını bir araya toplar.
Mahallede bir günde ne olmuş ne bitmişse bilirkişiden bayağı bir bilgi toplar.
Çocukların yaptığı yanlışları babaya duyurmadan derleyip toplar.
Bazen de duygusallaşır öpüp koklamak için evlatlarını kanadının altına toplar.
Çoğu zaman dalar uzaklara, eskiyi düşünür; geçmişi ve hala geçmemiş olan yaralarını, acılarını toplar.
Ne olursa olsun güçlü olmak zorundadır, ne kadar üzülse de ağlasa da en sonunda da kırılan kalbini yine kendisi toplar...
Songül YANIK....
Sabah kalktığında önce şöyle bir etrafı toplar.
Sonra bir başına hazırladığı kahvaltı sofrasına tek tek çapırıp ev halkını toplar.
Tabi birde karınları doyduktan sonra çil yavrusu gibi ortalıktan kaybolan ev halkının geride bıraktığı sofrayı toplar.
Herkes gider o evi toplar, sonra aynanın karşına geçip işten güçten helak olmuş saçını toplar.
Çayını demler, kekini yapar ve sevdiği arkadaşlarını bir araya toplar.
Mahallede bir günde ne olmuş ne bitmişse bilirkişiden bayağı bir bilgi toplar.
Çocukların yaptığı yanlışları babaya duyurmadan derleyip toplar.
Bazen de duygusallaşır öpüp koklamak için evlatlarını kanadının altına toplar.
Çoğu zaman dalar uzaklara, eskiyi düşünür; geçmişi ve hala geçmemiş olan yaralarını, acılarını toplar.
Ne olursa olsun güçlü olmak zorundadır, ne kadar üzülse de ağlasa da en sonunda da kırılan kalbini yine kendisi toplar...
Songül YANIK....
29 Haziran 2015 Pazartesi
Ben Bir Kadınım.... Ve sen benden üstün DEĞİLSİN!
Ben bir kadınım.
Erkeklerin emaneti değilim.
Korunması gereken güçsüz bir varlık değilim.
Birlikte olduğum insanın malı değilim.
"Fıtratım gereği narin ve duygusal" değilim.
Başımı kapatınca yobaz değilim.
Bacağımı açınca orospu değilim.
Her hareketime karışabiliceğin bir mal değilim.
Namus bekçiliğini yapacağın aciz bir yaratık değilim.
Tecavüz edip öldüreceğin seks objen değilim.
Sen istiyorsun diye özgürlüğümden vazgeçip hakimiyetin altına girmek zorunda değilim.
Ben bir bireyim.
Bir kadınım.
Ve sen bir et parçasına sahipsin diye benden üstün DEĞİLSİN!
Erkeklerin emaneti değilim.
Korunması gereken güçsüz bir varlık değilim.
Birlikte olduğum insanın malı değilim.
"Fıtratım gereği narin ve duygusal" değilim.
Başımı kapatınca yobaz değilim.
Bacağımı açınca orospu değilim.
Her hareketime karışabiliceğin bir mal değilim.
Namus bekçiliğini yapacağın aciz bir yaratık değilim.
Tecavüz edip öldüreceğin seks objen değilim.
Sen istiyorsun diye özgürlüğümden vazgeçip hakimiyetin altına girmek zorunda değilim.
Ben bir bireyim.
Bir kadınım.
Ve sen bir et parçasına sahipsin diye benden üstün DEĞİLSİN!
Can Yücel - Kadın olmak zor iş....
Kız olmak zor iş Can'lar... Aşık olsa orospu, terk etse orospu, verse orospu, vermese gizli orospu, öpse orospu, hiç birini yapmasa lezbiyen, bakımlı olsa orospu, gece çıksa orospu, çıkmasa farketmiyor yine bir şekilde orospu... İnsan yerine koyup sohbet etse fingirdek, etmese nazlı, telefon numarasını verse en ala kaşar, vermezse uğraştırmayı seven kaşar...
Haklısınız beyler....
PEZEVENGE,
herkes orospu...
Haklısınız beyler....
PEZEVENGE,
herkes orospu...
18 Haziran 2015 Perşembe
Biz Kadınız Bayım.
Biz kadınız bayım, ismimiz yok bizim.
Çiçek, şarap ya da at veya motor değiliz, kadınız sadece.
Unutmayın bayım; kadının adı yok.
Tecavüze uğrayıp yakılanımıa ÖZGECAN diyoruz,
Tecavüzcüsünü öldürdüğü için müebbet yiyenimize NEVİN,
Çocuk yaşta evlendirilirsek ÜNZİLE oluyor adımız,
Buna dayanamayıp intihar edersek SUZAN...
Müzik yarışmasına katıldığı için töre cinayetine kurban
giden ama ölmeyenimizi MUTLU diye çağırıyorlar,
Sevdiği adama kaçıp töre cinayetine adıyla öldürülenimizi
FİDAN. Kadının adı yok bayım. Kadının adı yok.
Sadece hikayesi ve elinden alınmaya çalışılan hayatı var...
"Kız ÖLDÜ!"
"Kız öldü! diyorum
"
"Tek başına dışarıdaymış"diyor
Kız öldü! diyorum
"Nasıl giyinmiş" diyor
Kız öldü! diyorum
"Soyu sopu,dini,ırkı neymiş" diyor
Yahu Kız diyorum, öldü...
Umutları,hayalleri,geleceği öldü...
Annesi öldü,babası öldü...
İnsanlık öldü...
Kendini korumaya çalışırken,
eziyet edile edile öldü...
"Susuyor...susuyoruz"
25 Nisan 2015 Cumartesi
Ojelerim bozulmasın diye evlenmiyorum!
Ben yoruldum, insanlar yorulmadı sormaktan.Neden evlenmiyor muşum?! Kocalar kapıda sıraya dizildi de biz mi seçmedik? Düzgün bir adam karşımıza çıktı da biz mi istemedik? Aşık olduk da bekarlık kurumunun bize ihtiyacı var diye biz mi kaçtık?
Herkes evlenmek zorunda sanki...
Sevip aşık olmadığın biriyle evlenmektense evlenme daha iyi…
Kısmet demekten dilim damağım kurudu. Olmayacak dualara amin demekten dudaklarım yoruldu. O yüzden evlenmedim.
Yukarı tükürsem ıssız adam, aşağı tükürsem dingil! Hangisiyle evlenelim?
Zaten evlenince de hayatımıza kuş mu konuyormuş sanki? Kamberliğin bana verdiği yetkiye dayanarak şunu söyleyebilirim ki, hazırlıkları da dahil olmak üzere total olarak kocaman bir fiyasko evlilik. Hangimiz gümüş makasa pul yapıştırıp kurdele sarmak istiyor? Nişan tepsisi almak için kaç saatinizi sokaklarda geçirmek istersiniz? O kadar dandirik ki her şey; buzdolabı seçmek bile problem. Bütün sülalenin parmağı her işinizin içinde maşallah! Gelinliğiniz hakkında bile her kafadan çıkan milyonlarca konuşma baloncuğu… Biri ak diyor öbürü kara! Aman da herkesin gönlü olsun derken, iki gönül bir olunca seyran olacak samanlık dar geliyor insana.
Düğün olayını hiç anlamış değilim keza. Neden bir adamla aynı evde yaşamaya başlıyorum diye Dayımla karşılıklı Ankara havası oynuyoruz ki? Üstelik üzerimde beyaz ve ters bir mantar kostümüyle! Bir de boyumdan büyük bir pastayı kılıçla kesiyoruz yanımdaki penguen kostümlü kocamla! Sebep?
Peki ya mutlu sondan sonra?
Bulaşığı, yalaşığı gırla evin içinde… Oje bile süremiyor insan. Sürsen bile yemek yaparken, bulaşık yıkarken bozuluyor zaten. Bütün gün işte çalış, aksam eve gel yemek yap, ortalığı toparla, bulaşıkları yıka… Aman tanrım yarın kaynanam geliyor sendromu da cabası… Hepi topu bir Pazar günümüz var o da ütüye kurban gidiyor. Bir de evin içinde dolaşan erkeksinin kılı tüyü pisliği… Sinirleri kulak memesi kıvamında cılklaşan kadın çemkirmeye başlıyor. Ardından kavgalar gürültüler ve ta tam! Hadi bakalım ben annemin evine gidiyorum Hüseyin!
Ondan sonra adliyenin önü boşanma kuyruğu...
İşte bu yüzden evlenmiyorum teyzelerim amcalarım. Henüz bu yaşanacak, anlat anlat bitmeyecek sıkıntıları bana pembe gösterecek biriyle tanışmadım da ondan evlenmiyorum. Sırf sarılıp uyumak için bu kadar yükü taşıyabileceğimi düşündürmedi kimse de o yüzden hala yalnız yaşıyorum.
Bir gün biri gelir, al bu da senin aptal cesaretin hadi evlenelim der ve beni ikna edebilecek kadar aşık ederse, ben de evlenirim belki. İşte o zaman gelini öpebilirsiniz.
Ama şimdilik ojelerim bozulmasın diye evlenmiyorum.
Fakat darısı başınıza İNŞALLAH!
Amin.
(alıntı)
Herkes evlenmek zorunda sanki...
Sevip aşık olmadığın biriyle evlenmektense evlenme daha iyi…
Kısmet demekten dilim damağım kurudu. Olmayacak dualara amin demekten dudaklarım yoruldu. O yüzden evlenmedim.
Yukarı tükürsem ıssız adam, aşağı tükürsem dingil! Hangisiyle evlenelim?
Zaten evlenince de hayatımıza kuş mu konuyormuş sanki? Kamberliğin bana verdiği yetkiye dayanarak şunu söyleyebilirim ki, hazırlıkları da dahil olmak üzere total olarak kocaman bir fiyasko evlilik. Hangimiz gümüş makasa pul yapıştırıp kurdele sarmak istiyor? Nişan tepsisi almak için kaç saatinizi sokaklarda geçirmek istersiniz? O kadar dandirik ki her şey; buzdolabı seçmek bile problem. Bütün sülalenin parmağı her işinizin içinde maşallah! Gelinliğiniz hakkında bile her kafadan çıkan milyonlarca konuşma baloncuğu… Biri ak diyor öbürü kara! Aman da herkesin gönlü olsun derken, iki gönül bir olunca seyran olacak samanlık dar geliyor insana.
Düğün olayını hiç anlamış değilim keza. Neden bir adamla aynı evde yaşamaya başlıyorum diye Dayımla karşılıklı Ankara havası oynuyoruz ki? Üstelik üzerimde beyaz ve ters bir mantar kostümüyle! Bir de boyumdan büyük bir pastayı kılıçla kesiyoruz yanımdaki penguen kostümlü kocamla! Sebep?
Peki ya mutlu sondan sonra?
Bulaşığı, yalaşığı gırla evin içinde… Oje bile süremiyor insan. Sürsen bile yemek yaparken, bulaşık yıkarken bozuluyor zaten. Bütün gün işte çalış, aksam eve gel yemek yap, ortalığı toparla, bulaşıkları yıka… Aman tanrım yarın kaynanam geliyor sendromu da cabası… Hepi topu bir Pazar günümüz var o da ütüye kurban gidiyor. Bir de evin içinde dolaşan erkeksinin kılı tüyü pisliği… Sinirleri kulak memesi kıvamında cılklaşan kadın çemkirmeye başlıyor. Ardından kavgalar gürültüler ve ta tam! Hadi bakalım ben annemin evine gidiyorum Hüseyin!
Ondan sonra adliyenin önü boşanma kuyruğu...
İşte bu yüzden evlenmiyorum teyzelerim amcalarım. Henüz bu yaşanacak, anlat anlat bitmeyecek sıkıntıları bana pembe gösterecek biriyle tanışmadım da ondan evlenmiyorum. Sırf sarılıp uyumak için bu kadar yükü taşıyabileceğimi düşündürmedi kimse de o yüzden hala yalnız yaşıyorum.
Bir gün biri gelir, al bu da senin aptal cesaretin hadi evlenelim der ve beni ikna edebilecek kadar aşık ederse, ben de evlenirim belki. İşte o zaman gelini öpebilirsiniz.
Ama şimdilik ojelerim bozulmasın diye evlenmiyorum.
Fakat darısı başınıza İNŞALLAH!
Amin.
(alıntı)
Etiketler:
başınıza,
bozulmasın,
darısı,
diye,
evlenmiyorum,
ojelerim
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)